EDEBİYATIN DELİLİ DİLEK EKİCİ’DE
Eğitimci ve yazar Dilek Ekici ile sizin için konuştuk. Cihat DÜNDAR’ın sorularını yanıtlayan Dilek Ekici Delili isimli kitabı üzerine değerlendirmelerde bulundu. Edebiyat dünyasındaki her yazarın kendisinde bir iz bırakabildiğini öğrendiğimiz Dilek Ekici, Delili isimli kitabın içeriğini ve okuru bekleyen sürprizleri anlattı. Yeni kitap müjdesini veren Dilek Ekici daha sonra bir de itirafta bulundu:
Kitapta çokça deli var. Fakat hangimiz akıllıyız ki?
Öncelikle sizi tanımak isteriz. Dilek Ekici kimdir?
2011 yılından beri Samsun’un Alaçam ilçesinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapıyorum. Yüksek lisansımı Halk Bilimi üzerine yaptım. Kültür ve Dil, Din ve Tarih Mitolojisi, Psikolojik ve Sosyolojik
durumlar, Spiritüel alanlar her zaman ilgimi çekmiş ve kişisel gelişimim de rehber olmuşlardır. Müzik ve Edebiyat ise benim için bir kaçış, bir terapi alanıdır.
Yazarlık kariyeriniz nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Kullandığımız kelimelerin aslında kimliklerimiz olduğunu erken yaşta fark ettim. Dili çözümlediğimiz zaman altından çıkan kültürel unsurlar ve kelimelerle değişen ruhsal durumlar her zaman ilgimi çekmiştir. O yüzden okumak ve edebiyatın içinde olmak keyif aldığım anlardandır. Henüz 12 yaşlarındayken bile şiirler yazdığım bir defterim vardı. Şiirler zamanla yerini hikâyelere bıraktı.
Hikâyelerimdeki kahramanlar kısa bir süre birlikte zaman geçirip vedalaştığım arkadaşlarım gibi defterlerde, dosyalarda bekliyorlar.
Bana öncülük eden tek bir isim vermenin imkânı yok. Her dönem sevdiğim, beğendiğim, üstat olarak gördüğüm yazarlar olmuştur. Ama bu birikimli ilerleyen bir süreç olduğu için isim vermek sınır çizmek olur. Edebiyat dünyasında karşıma çıkan her yazar bana mutlaka bir şeyler bırakmıştır.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Günlük hayatım çok yoğun geçiyor. Hiçbir zaman masanın başına oturup da ilham perisini bekleyecek zamanım olmadı. Ancak tek vücutta iki kişilik yaşıyorum sanki. Bir yanda öğretmen, öğrenci, anne, arkadaş ve bu sıfatların gerekliliklerini yerine getiren ben varken diğer yandan ise gördüğüm, yaşadığım, etkilendiğim her şeyi yazıya dökmek istiyorum. Günümüzde her an her şeyden etkilenmek ise sadece yazarların sancısı olmasa gerek.
Tek bir çizgisel kurgu üzerine değil de katmanlardan oluşan derinlikli romanlar yazmayı istiyorum.
Delili’de de buna çabaladım. Yazdıklarımın alt metninin zengin olmasını, farklı okumalarla farklı yönlerinin keşfedilmesini istiyorum. Dolayısıyla seçtiğim, etkilendiğim konular da katman katman açılmaya uygun konular olacaktır.
Delili isimli kitabınızdan bahseder misiniz?
Delili isimli kitabım roman türünde bir eser. Romanı oluştururken çoğulcu bakış açısından faydalandım.
Eserdeki her bir karakter olayları kendi gözünden anlatırken bir diğerinin yaşantısını da aktarıyor.
Kurgunun işleniş şekli bu anlamda farklı diyebiliriz. Ana kahramanın hayatındaki herkes farklı bir arketipidir. Bu anlamda bir erginlenme yolculuğu gibi yorumlanabilir. Gizemli bir mağaranın bulunduğu köyde esrarı çözülemeyen bir cinayetin gerçekleşmesiyle başlayan kitap, kahramanın anne ve babasının ölümüyle ilgili soru işaretlerine cevap ararken asla beklemediği bir gerçekle yüzleşmesiyle son buluyor. Romandaki üç karakterin farklı nedenlerle ailelerinden uzak büyümeleri kendimiz olabilmemiz için dalımızdan düşmemiz gerektiğine vurgu yapar. Kahramanın; aslında eski ve gizli bir tapınak olan mağaranın içinde gördüğü sanrılar incelendiğinde kişinin gelişiminin insanlığın gelişimiyle paralelde ilerlediğini sembollerle anlatmaya çalıştım. Geriye dönüşlerle anlatılan olaylarda iç konuşmalardaki geçişlerin keskin olmasına gayret ettim.
Delili kitabınızın ismi nerden geliyor?
Köyde Derman adında, delilikle ermişlik arasında gidip gelen bir karakter var. Okuyucular kitabı ilk okuyuşta bu ismin Derman’dan geldiğini düşünebilirler ama ben bu adı senden, benden; varoluş, farkına varış süreçlerini sancılı geçiren herkesten aldım. Toplumun normal olarak kabul ettiği davranış kalıplarını sorgulamak istedim. Ana kahraman yaşadıklarının yükünü hafifletmek için ölen annesine sürekli hikâyeler anlatıp onu yaşatmaya çalışıyor, bir diğer kahraman yalnız kaldığı zamanlarda söyleyemediklerini kendi kendine canlandırıyor, bir diğer kahramanımız ise dağlarda dans ederek kendini buluyor. Bu insanlara dışardan bakıldığında kalabalığın yapacağı yorum elbette delilik üzerinedir. Bu açıdan bakıldığında kitapta çokça deli var. Fakat hangimiz akıllıyız ki?
Delili isimli kitabı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Okurlar, bu kitapta kendilerini çözülmesi gereken bir cinayetin içinde bulacaklar fakat eser tek katmanlı olmadığı için diğer kahramanların da hayat yolculuklarındaki psikolojik gelgitleri kendi ağızlarından dinleyecekler. Roman beklenmedik bir sonla bitiyor, bu anlamda okurların keyif alacaklarını düşünüyorum. Eseri oluştururken köy yaşantısı, Almanya göçü, yetiştirme yurtları, ailevi uyumsuzluklar, sosyalleşememe gibi konulardan beslendim. Elbette tüm bunlar konu ve kurguda ön plandadır fakat alt metni görmek istediklerinde okuduklarından daha fazlasıyla karşılaşacaklarına şüphe yok. Ayrıca kitabın sonunda bir soru işaretinin cevabını da okura bıraktım. Kendisi istediği gibi cevaplayacaktır.
Yeni çalışmalarınız nelerdir?
Yeni kitabımın ana kahramanı; zihni zamana ve mekâna bağlı olmayan, evrendeki sonsuz olasılıkta fiziksel deneyimlerinin dışına çıkabilen, geçmişle geleceği, kendiyle başkasını aynı anda yaşayabilen ve bu sonsuz özgürlükte hapsolmuş, lanetine hükmetmeye çalışan bir kadın. Yine burada da Delili’de olduğu gibi kendi kendisiyle mücadele ederken yorgun düşen bir kahraman çıkacak karşımıza. Ancak bu sefer işler biraz farklı ilerleyecek. Bu tasarı beni heyecanlandırıyor. Daha önce de bahsettiğim gibi hayat yoğun akıyor ve bir kitap oluşturmak ciddi zaman istiyor. Bu yüzden ne zaman tamamlarım öngöremiyorum ama iskeleti ve ilk bölümü hazır.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)